6 Mart 2015 Cuma

KUVVETLER BİLEŞKESİ…



Birleşik Haziran, 2 Mart’ta Seçimlerle ilgili tutumunu açıkladıktan bu yana tartışmalar hız kesmedi.
Özellikle sol camiada hemen herkes bu konuda bir şeyler söylüyor.
Doğal bir durum… Birleşik Haziran Hareketi oluşalı kısa bir süre olmasına karşın; eylemleri ve söyledikleri ile gündemi etkileyen bir yapılanma olduğunu kanıtladı.
Bu Haziran Hareketinin Gezi Direnişinin bir yansıması, örgütlü bir artçısı olmasının getirdiği bir sonuç.
Birleşik Haziran’ın bu açıklaması mahalle baskılarına pabuç bırakmadan demokrasi, özgürlük, aydınlanmadan yana herkesin faşist AKP diktatörlüğüne karşı mücadelesini ortaklaştıran bir çağrı.
Aslında ortaya çıkışıyla üstlenmiş olduğu misyonun yansıması.
Haziran Hareketinin bu misyonu sözde kalmamalı.
Haziran bileşenleri bugünden itibaren bu birleştirici rolünü üstlenmeli ve somutlaştırmalıdır.

Yakın zamanda yazdığım; “MUHALEFETİN MUHALEFETE MUHALEFET YAPMAMASI ÇAĞRISI NE DEMEK?” başlıklı yazımda anlatmaya çalışmıştım:
“Haziran iki önemli muhalefet partisinden birine “oy verin” çağrısı yapmıyor.
Dolayısıyla yine ikisinden birine “oy vermeyin” çağrısı da yapmamış oluyor.”
Bu bir duruştur. Kanımca doğru ve sağlam bir duruştur. Ancak Birleşik Haziran Hareketi için yeterli bir tavır değildir. Söz konusu yazının başlığındaki çağrı önemlidir.

Bu çağrının iki muhatabı var. CHP ve HDP…
Ama önceki yazımda HDP’nin CHP tabanındaki oy potansiyeline yönelik propagandanın getirebileceği sendromlardan söz etmiştim daha çok.
Yani; bu propagandanın etik dışı olması durumunda veya CHP tabanının zaten HDP’ye gelmesi mümkün olmayan kesimlerinde umutsuzluk yaratma, yıpratma amaçlı olduğunda olabilecekleri kast etmiştim.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bunun örneklerini görmüştük. CHP’nin ulusalcı kesimlerine yönelik propagandalar aslında Selahattin Demirtaş’a oy olarak yansımamış daha çok küskünler bloğunun artmasına yaramıştı.
Özellikle HDP’ni desteklediklerini iddia eden, benim “evsel bileşikler” diye tanımladığım kesimler, bu yönde sosyal medya’da isterik paylaşımlar yapmışlardı.
Açıkçası bu seçimlerde de buna benzer şeyler olacaktır. Haziran Hareketi bu konuda duyarlı olmaya çağıran bir tutum izlemelidir

Ancak bu konuda tek yanlı bir duyarlılık haksız ve yetersiz olacaktır.
HDP’ye yönelik kışkırtıcı, aşağılayıcı ve ırkçı sataşmalar ve söylemlerin de karşısında olmak gerek.
HDP’nin AKP ile işbirliği yaptığı yönde propaganda ve söylemler sonuçta yine AKP’ye yarayacaktır.
Kaldı ki tarihsel adaletsizlik ve eşitsizlik eşliğinde süregelen Kürt Sorunu Haziran’ın duyarlılık ve mücadele alanlarından biridir.
Yürütülen barış görüşmeleri her türlü eleştirel bakışımıza, haklı kaygılarımıza, özellikle de "Küresel Sermaye’nin ve emperyalizmin manipülasyonlarına karşı temkinli olmamızı gerektiren" yanlarına rağmen Haziran’ın Halkların Kardeşliği ilkesi temelinde desteklediği olgudur.
Siyasi rekabetin barışı zedelemesine izin verilmemelidir.

Siyasi Partiler, tabanlarının siyasi duyarlılıklarından etkilenirler. Gerek HDP, gerekse CHP tabanında Haziran Hareketinin siyasal hattıyla ortaklaşacak geniş yığınlar var.
Haziran her iki kesim arasında asla transfer çabası içinde olmadan bu ortaklığı geliştirme çabası içinde olacaktır.
Haziran Hareketi seçim boyunca söylemleri ve eylemleri ile AKP faşizmine karşı işte bu doğru, tutarlı ve etkili mücadelenin somut örneklerini vermelidir.
Haziran’ın bundan sonraki tartışması, 7 Haziran Seçimlerine yönelik tutumuna ilişkin metin de sözü edilen siyasi hattın nasıl hayata geçirileceği üzerine olmalıdır.
O metinde;
 “AKP’yi durdurmak neoliberal-piyasacılık karşısında halkçı/kamucu ekonomik politikaları, gericilik karşısında özgürlükçü ve laik yaşamı, otoriterlik ve faşizm karşısında demokrasi, açıklık ve halk iradesini, emperyalizme karşı bağımsızlığı, mezhepçilik ve milliyetçiliğe karşı Kürt ve Alevi yurttaşların eşitliğini savunan” bir siyasal hattın kurulması gerektiğinden söz edilmektedir.
Bu siyasi hat bağımsız, dirayetli, sözünü sakınmaz olmak zorunda. Haziran Hareketi Bileşenlerinin Konjonktür gereği oy verebileceği partiler bu siyasal hattın çekim gücünü hissetmeliler.
Muhalefet güçleri arasındaki çatışmalar AKP faşizmine karşı yapılan mücadelenin gücü zayıflatır, bu güçlerin bileşke etkisini azaltan mücadele ekseniyle uyumsuz yönelimli vektörel kuvvet etkisi yaratır.
O yüzden bu hattın vektörel kuvveti yüksek olmak zorunda ki; bu eksenle uyumsuz yönelimli kuvvetleri kendi eksenine yöneltip etkisizleştirebilsin.
Haziran Hareketi duruşu, nesnelliği, milletvekili pazarlığının içinde olmamasının getirdiği bağımsız tavrı ile Coşkulu ve dinamik mücadelesi ile bunu sağlayabilir.
Ama bu hattın vektörel kuvvetini arttıracak temel etken Gezi Direnişinin ruhu olacaktır.
O sokaklara taşan, yolunu bilen, hedefin tam kalbine yönelmiş Gezi Direnişinin ruhu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.